2008 yılının mayıs ayını hatırlıyorum. Artık umutlarım tükenmiş 2,5 yıllık işsizlik durumu canıma tak etmişti. Her hangi bir yerde her hangi birisi olarak çalışmayı bile göze almış, pastaneye bile iş başvurusu yapmıştım. Her vaad sonuçsuz, her söz anlamsız kalıyordu sanki. Şafak öncesi son karanlık bütün ruhumu da karartmıştı . Tam bu hallerdeyken mülakat ve İstanbul’da işe girme (BEDAŞ Elektrik Dağıtım A.Ş.) serüvenim başladı. Yeni evlenecek ve evimiz de tadilat yapılıyordu istediğimiz gibi ama biz çok az eşyayla gönlümüzde 2 yıl sonra dönme hayali ile yola koyulduk eşimle. Bir ruh ve gelişim yolculuğuydu bu. O kadar çaresizdim ki İstanbul’ da olmasına, tüm söylenenlere rağmen eşimin desteği ile gitmiştik uzak diyarlara. Sevdiğim yanımdaydı ve her şey güzel olacaktı. Her şey inanılmaz oldu. Bakış açımı, duruşumu, vizyonumu değiştirmişti İstanbul. Mezun olduğum bölümle hiç ilgisi olmamasına rağmen, pastanede çalışmak kadar da ilgisiz değildi. Her yeni tanışan aaaa senin burada ne işin var derken, ben onlara 2,5 yılın ardından duyduğum şükür duygusuyla enerjim eksik kalmış tamamlamaya geldim diyordum.
Hiç unutmuyorum bir gün işe geç kaldım. Bu İstanbul için extra zor bir durumdu, üstelik yağmur da yağıyordu. Paçalarım ıslanmış su birikintilerine basmak zorunda kaldıkça daha da sırılsıklam oluyordum. Sonra bu iş için ne kadar çabaladığımı ve birkaç zaman önce ki halimi hatırlayıp, gülerek su birikintilerine kendim atlamaya başladım. Etraftakilerin delirmiş bakışlarına takılmadan, şükrediyor, mutlu oluyor ve gülümsüyordum. Evet 2 yıl çalıştım ve ardından İzmir’e (GDZ Elektrik Dağıtım A.Ş.) geçiş yaptım. Ağustos’un 10 unda 9 yıl doluyor İzmir’de de.
İşime isyan ettiğim, çalıştığım kişilere kızdığım çok olmuştur. Ama 2,5 yıl iş arayan, herkese daha iyi yerler olacak diye umut veren, evde sıkılmamak için ahşap boyama, örgü örme, nakış yapma ve bir dolu hobiyi deneyimleyen kızı düşündüğümde her seferinde şükrediyorum. Kendimi ifade edebildiğim, güzel dostlar edindiğim, projeler ürettiğim, her geçen gün yeni kişilerle tanıştığım, dönem dönem eğitimler verdiğim, toplantılarda önemsensin veya önemsenmesin fikir beyan ettiğim, kendimi her an geliştirdiğim bir işim var. Evet daha iyisi olabilir mi olabilir. Ama önce elimizdekilerin kıymetini bilmeliyiz değil mi? Belki bizim beğenmediğimiz yere, maaşa, Şirkete keşke ben orada olsam diye iç geçiren de çok. Gönül istiyor yaratıcılığımı daha iyi kullanmak, yapılan işlerin daha iyi nasıl yapılacağına kafa yorduktan sonra güzel dönüşler almak, başarılı olup topluma daha faydalı olmak, insanlarla güzel iletişim kurmamın inanılmaz sonuçlarını almak. Ama hazırlanıyoruz belki başka, daha faydalı olacağımız görevler için neden olmasın. Biz şükredelim; “görelim mevlam ne eyler ne eylerse güzel eyler”. Güzellikleri kabul ediyor ve davet ediyorum iş hayatıma.
“AĞUSTOS BÖCEĞİ OLMA ATEŞ BÖCEĞİ OL
GÜN TEMBELLİK DEĞİL, IŞIK OLMA ZAMANI”
Sevgilerimle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder