DALIŞ VE SEVDALILARIN BEKLEYİŞİ






Balık tutanlardan, dalgıçlardan denizle, av ile ilgili çok hikaye dinlemişsinizdir. Peki ya sahilde bekleyen sevdiklerini hiç dinlediniz mi? Size alışılmışın dışında sahil tarafının hikayesini anlatacağım.

Biraz hüzünlü, heyecanlı, meraklı, aşk dolu bir hikaye bu aslında.

Sevdiğinin bir sevdası daha vardır. Çok bahsetse,  zaman harcasa rahatsız olursun kıskançlık damarın kabarır. Farklı bir kıskançlıktır bu, öyle karşı cins kıskançlığı gibi değil. Ama sevdiğin bu kıskançlığı anlayıp kendini, zevkini, tutkusunu kısıtlasa bundan da rahatsız olursun. Gözleri bir başka bakar denize, ruhu tutsak kalır sanki sahillerde. Gülümsemesi matlaşır, hayattan zevk alması azalır. Ve kıyamazsın onun bu haline, e seviyorsun sonuçta ve mutlu olsun istiyorsun. Olması gerekenlerle, kalbinin sesi çarpışır sürekli ve orta yolu bulmak için beraber denize gitmeyi denersin. Onun heyecanla hazırlanmasını, yüzündeki tebessümü görür mutlu olursun. Yardımcı olmaya çalışır, şnorkelini falan verirsin sahilden. Binbir heyecan su ile buluşur tutsak balıkçı. Artık denizlerde bir balık gibi özgürce salınır. Saatler, dakikalar anlamsızlaşır derinlerde.

Rast gele nidalarının ardından sahildekilerin de bekleme maratonu başlar. Her denizde görünen o, her çıkmaya yeltenen o gibi algılanır ama nafile beklenen sevgili, özlenen baba daha görünmez sahilde. İyot kokusunun içerisinde sevdiğinin kokusunu araştırır burnun yok o değildir hiçbir kokuda duyulan. Oyunlar oynanır, yürüyüşler yapılır, dondurmalar yenir. Ne gelen ne giden. Güneş batmaya yüz tutar, martılar bile sabırsızlanır belki düşen bir balık olur ümidiyle beklemekten. Limanda yürürsün gözün hep ufukta, çıkan bir dalgıç başı görme hevesiyle. Ama yok. Beklemeler, sabırsızlanmalar artar. Ama bir yandan da güzeldir bu beklemeler. Sevdiğin mutlu, dingin, huzurlu dönecektir. Belki sevdikleriyle geçireceği zamandan çaldığı için biraz pişmanlıkla çıkacaktır kıyıya. 

Kıyıda görünme ile oğlumuzun çığlıkları duyulur “BABA, BABA” ve ardından biraz naz başlar. Sen bizi bıraktın gittin ve seni çok bekledik diye. Anne hemen araya girer “ama baban bize çok güzel  balıklar tutmuş” Ve gerçekten baba hazinelerle döner; tazecik balıklar, iştah kabartan ahtapotlar. Sarılmaların ardından beraber de denize girilir. Ve hazinenin damaklarda şölen yaratan tadı ile bu güzel günün nimetleri ve yaşanan beklemeler tatlıya bağlanır. Sen hep tutkun olan denizlere git biz de seni sevgiyle bekleyelim sevdam. Seni izlemesi de, beklemesi de çok zevki tabi en güzeli kavuşma anları. Yani kıymet bilmenin şahlandığı anlar. Ayrıca deniz altına maskeyle bakmaya başladıktan sonra neden bu kadar tutkulu olduğunu da anlamadım değil. Gerçekten büyüleyici bir dünya.

Seni çok seviyoruz. Bizim için tutuğun her balıkta, yakaladığın her ahtapotta sevgini görüyor, hissediyoruz. Hem biz de çok seviyoruz denizi. Sahilde veya derinde aynı iyotu solumak, aynı meltemi hissetmek, ufku seyretmek gerçekten mükemmel bir his. Biz hep birbirimize, denize sevdalı olalım.


Sevgilerimle…

2 yorum:

  1. Duygu dolu kelimelerle yaptığın anlatım için teşekkür ederim.Gönlüne sağlık kalemine sağlık

    YanıtlaSil
  2. Sevgiyle biten bekleyişler güzeldir daima. Hep sevgiyle kalın. Seviyoruz sizi

    YanıtlaSil

Adbox