Anlatmaya
ve anlamaya ömrün yetmeyeceği yüce varlık. Tarih boyunca gücünden korkularak
hep ezilmeye, sindirilmeye, eve hapsedilmeye çalışılan. Kimisine göre
potansiyel baştan çıkarıcı kimisine göre baş tacı. Ne kadar büyük bir handikap
kimine göre korkutulan, kimine göre korkulan biri olmak. İçinde bir dünya var
eden, ruhunda birden çok maske taşıyan ve hiçbir zaman anlaşılamayan.
Romanlara, filmlere, aşklara,
dedikodulara konu olan.
Çalışan
bir kadın olmak en zorlarından sanırım. Çocuğunu senden koparılırcasına kreşe
bırakıp, hiç bir şey yok gibi, daha sabah yaşadığın travmayı halı atlına
süpürerek, son sürat işe dönmen beklenir. Dönmen diyorum çünkü sabahtan bir
sürü şey halledip çıkmışsındır evden. Akşamki yemeğin ön hazırlığı, çamaşır
makinasının zaman programı, kahvaltı, çocuğun performans ödevi, eşinin gömlek
ütüsü… ve tüm bunları tamamladıktan sonra bir anda kurtlar sofrasına uyum
sağlaması istenir. İstenir de ruhunda, yüreğinde yaşanan fırtınaları kimse
duymaz. Çocuğun hastadır, yüreğin evdedir; raporu yetiştirmen istenir. Ağzında
biriken tüm küfürleri atarsın en diplere, aaa yakışmaz ki kadın ağzına kötü
söz. Sana ne sen misin yaşayan. Kızıp sinirlenir ağzıma geleni söyleyip
rahatlayıp yoluma devam etmek istiyorum, biriktirip hasta olmak istemiyorum.
Duygusal zekamı, yaratıcılığımı, çok yönlülüğümü kullanıp farklı bir yöntem
geliştirmek istiyorum ama elinin hamuruyla erkek işine karışmamanın kuruma,
çağa, profesyonelliğe uygulanmış kibar haliyle susturulursun ve hapsedersin
fikirlerini içine. Kanmayın siz o kendini demokratik ve kadın erkek eşitliğine
inanır görünen maskeli beşlere. Ya gözlerinden sen ne anlarsın nidaları
fışkırır ya da off şu güzelliğe endama bak bırak şimdi bu işleri feryadı
yükselir sessizce. Sen konuşur derdini ve fikrini anlatmaya çalışırsın aman
bırak sen bunu bize; biz hallederiz bakışları saplanır aklına ve kısa kesersin
konuyu.
Sabır,
sabır, sabır çeker azmedersin başarmaya, kanıtlamaya haklılığını. Ya! bir susun
bir dinleyin bak doğru söylüyorum der ama hadi ordan cevabını alırsın.
Tüm
bu yaşadığı olumsuzluklara rağmen her kadın bir ışık, bir şifacı, bir eğitici,
bir kahramandır. On parmağında on marifet; yırtarım dağları, enginlere sığmam
taşarım mısrasının can bulmuş halidir. Bir psikolog gibi şifalandırır ailesini ve
çevresini; bir ekonomist gibi kurgular aile bütçesini, bir bahçıvan olur
çiçekleri için, bir futbolcu olur oğlu için, bir tiyatrocu olur kayınvalidesi
için, bir tanrıça olur eşi için. Ve aynı bilmecedeki gibi bir tane alırsın, eve
gelir bir nar gibi bin tane olur.
Sahip
olduklarımızın farkında olalım en yapacak bir şeyim yok diyenlerimizin bile
yapabileceği çok şey var. Bazen bir gülümseme, bazen insanı kendine getiren bir
ses tonu, bazen uzanan bir el oluruz hayatta. Hayatın bize, bizim de hayata
çiçek açtırmaya ihtiyacımız var. Ağaçlara bile dantel ören bir yaratıcılıktan
söz ediyorum. Öyle hafife almayın network başarı ağımızı. Birbirimize umut,
ışık, destek, renk olalım. Yaşadığımız tüm zorluklar bize engel değil kaldıraç
olabilir anca. Hadi bir birimizin üstüne basmayı, eleştirmeyi bırakıp bu günden
itibaren el ele güçlerimizi birleştirelim.
Evet
bugün kadınlar günü öyle yaşayalım ki bu günü, 365 değer gördüğümüz tüm güzel
günlerin en iyisi olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder