Küçük ayı çok acıkmıştı. Ormanda
keyifle ama guruldayan karnı ile yürürken bir armut ağacı gördü. Dallarında hiç
armut yoktu ne yazık ki. Bir umutla tüm dallarını gözden geçirdi. Sonunda dalın
en ucunda güzel mi güzel sapsarı bir armut gördü. Nasıl heyecanlandı ve ağzı
sulandı. Hemen ağaca tırmanmaya başladı. Tırmandı tırmandı dalın ucuna doğru
ilerledi. Ancak dal çıtırdamaya başladı. Ağzı o kadar sulandı, midesi avına
kitlenen avcı gibi guruldadı. Artık durması söz konusu olamazdı. Uzandı çatırtı
daha da arttı. Ve uzandı son bir hamle ile armuda ve uzanması ile kendini yere
düşer buldu. Yere sert bir çarpma bekleyerek gözünü kapattı. O kadar da sert
bir zemine düşmemişti. Hafifçe doğruldu, bu ağaç yeni budanmıştı ve budanan dal
ve yapraklar altına bir yatak gibi serilmişti. Eğer onlar olmasa kesin bir yeri
kırılırdı. Ah armuda da o kadar yaklaşmıştım derken bir baktı. Sapsarı,
mükemmel armut hemen yanında duruyor düşerken onu da bırakmamıştı. Hemen
midesine indirdi enfes armudu. Sapını ve çekirdeklerini bile çıkaramamıştı.
Çünkü çok lezzetliydi; yağ gibi kaydı ağzında.
Ertesi gün öğleden sonra oldu ama
hala ağzına bir şey atamamıştı. Karnı zil çalıyordu. Etrafta bakınırken bir
anda bir top gibi bir şey gördü. Bu bir Kara kovandı. Ama arılar besinlerini
hiç de kolay paylaşmazlardı. Yapacak bir şey yoktu yine de şansını denemeliydi.
Bir plan yapmalıydı. Gözetlemek için uygun bir yerde durdu. Arılar ard arda
çıkıyorlardı. Saydı 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10 hepsi çıktı her halde diye düşündü.
Pençesini uzattı kovanın içine. Sokması ile 10larca arı çıktı kovandan ve
etrafını sardılar küçük ayının. Kendisi kovana döndü. Koştukça koşuyor ama
kurtulamıyordu. Biranda bir dere gördü ve sonunu düşünmeden attı kendini suya.
Evet bu bir kurtuluş olmuştu onun için tüm arılar dağıldı ve derin bir oh çekti
küçük ayı. Sudan çıktı. Tekrar gitti aynı yere ama hemen yaklaşmayıp biraz
gözlem yaptı. Ağacın altına düşmüş bir parça petek gördü. Etrafta ise hiç arı
görünmüyordu. Parmak uçlarında yürüyerek bal peteğinin yanına gitti. Bal
hafifçe akmış ve daha da iştah artırır olmuştu. Pençesini uzattı ve mis gibi
peteği midesine indirdi. Sonunda o günde doymuştu. Ama bu yemek macerası her
gün yeniden başlıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder