Bulgaristan’dan göç ederek
geldiğimizde annem, babam, abim hepsi çalışmaya başladı. Biz göçmenlerin ilk
hedefi ev yapıp başını sokmak ve kiradan kurtulmaktır. Yaşlıları daha ucuz
almak için fırının önünde bayat ekmek kuyruğunda bekler. Çocuklar küçük olsa
bile alabileceklerini veya alamayacaklarını çok iyi bilir. Okuldaki veli
toplantılarına anne babalarının çalıştığı için gidemediğini bilir ve yüreği
buruk kabul eder. Anahtar taşır ve zile basarak eve girmek nasıldır pek
bilmeden büyür. Bu durumlardayken markette tekli paketlerde satılan kokusu
paketin dışına taşan ve adından bile alamayacağımızı haykıran lüx marka
sabunlar dikkatimi çok çekerdi. Bakıp geçer ve fiyatı daha uygun 5’li ucuz
sabunlardan alırdık. Bazen hiç bakmazdım bile annem babam alamadıkları için
üzülmesinler diye. Ne çok melankoli yaptım. Ucuz sabunla yıkanır ama saflık,
temizlik, dürüstlük ve sevgi kokardık. Çok şükür yıllarca çıkmadı bu değerli
kokular bedenlerimizden. Bunları durduk yere düşünmedim. Geçen gün markette
renk renk lüx marka sabunları görünce dayanamadım ve her renginden aldım.
Çocukluğumun hevesini aldım. Altı üstü bir sabun beni ne çok mutlu etti ve
nerelere götürdü. (Bu arada sabunların üzerindeki desenler çok güzeldi. Desenli sabun az olur piyasada çok tatlıu çiçekler vardı logonun yanında.) Çok şükür belki o günleri görmesek böyle olgun ve tasarruflu
olmazdık. Her şeyin bedeli var yavrum. Çocukluğun ödedi sabunların parasını
devam et. Neyse öyle işte gene de güzel ve mutlu yıllardı.
Çok şükür bin şükür.
Sevgilerimle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder