Sevginin günü olur da hiç kötü olur mu? Bence sevgiyi andığımız, hissettiğimiz her gün özel ve güzeldir. Yaraları iyileştirir, ruhları onarır, olmazları oldurur. Sevgiyi tüm yüreğinde hissedenler için kutlu olsun. Artsın konuştukça sevgiler, eller birleştikçe güçlensin.
Hep güzel duyguları, jestleri konuşalım ve sevginin enerjisi ele geçirsin dünyayı. Einstein' e göre evrensel kuvvet sevgidir.
Gelin şimdi sizi Aygül Aydın'ın yazısında yer verdiği atamızın geçlik aşkının hikayesine götüreyim.
Ankara’da
Bulgar Kooperatif Tiyatrosu’nun oyuncularıyla sohbet ederken,
“gençliğimi bıraktım Sofya’da” demiş...
“Bir kız sevdim ama, bana
vermediler...”
Hadi gelin gerçek bir aşk
öyküsüne doğru yolculuğa çıkalım:
Mustafa Kemal Atatürk görev icabı Sofya’ya gider…
İlk görev yeridir.
Oraları pek bilmez ve insanlarla yeni yeni tanışmaya başladığı bir
dönemdedir. Hiç kimsesi de pek yoktur. Günlerden bir şubat günü olduğu
söylenir. Atam, o zamanlarda bir yemeğe davet edilir. Hem yeni arkadaş edinmek
hem de zaman geçirmek ister. Davete girer ve içeride birden çok güzel bir kız
görür.O güzel kızın adı Dimitrina’dır. Yani tarihte kısaca Miti olarak da
bilinir. Miti’ye Âşık olur. Tarih kitaplarında Miti’nin çok güzel ve çok
kaliteli bir kız olduğu konuşulur. O dönemin en asil ailesinin kızlarından
biridir. Gözde bekarlardandır. Miti’yi görür görmez ne yapacağını bilemez,
Atatürk…
Bu arada Fonda harika bir vals çalıyordur. Aşk bu ya, insana hiç
tereddüt ettirmez. Arkadaki çalan vals’ten cesaret alarak tüm tereddütlerini
bir kenara bırakır ve dans etmek için Miti ’ye bir teklifte bulunur.
Miti çok etkilenir ve kabul etmesinin büyük bir cesaret olduğu bu
ortamda tereddüt etmeden ona yaklaşır. Dansı kabul ettiğini söyler. Salonda
herkes şaşkındır. Onlar için o an o salonda kimse yoktur ama o salon hiç
olmadığı kadar kıskanç bakışlar ve dedikodularla çalkalanmaya başlamıştır.
Aşk bu ya işte…
Durum ortadadır. Yakınlaşma ötesi bir elektriklenme vardır ötede.
Hemen ertesi gün Miti ailesi tarafından konuşulmaya çağrılır. Miti, Atatürk ile
hiç konuşmadan sadece dans ettiği süredeki mavi gözlerinden aldığı cesaretle
ona âşık olduğunu ailesine söyler. Miti’nin ailesi bir umut kızlarının
vazgeçmesi düşüncesiyle hemen mavi gözlü bu yakışıklı askeri evlerine çaya
davet ederler.
Bu davet önemliydi. Çünkü hem mavi gözlü delikanlının niyeti
anlaşılacaktı hem de kızlarının vazgeçmesi mümkünde olabilirdi. Buluşmaya
başladılar. Atatürk kararlı ve istekli davranışıyla aileyi şaşırtınca aile de
bu ilişkiyi onaylıyor gibi görünerek kızlarının tanımasına izin verdiler.
Gençler çok mutluydu. Parklarda dolaşıyorlar, buz pateni yapıyorlar, tiyatroya
gidiyorlardı.
Miti’nin babası Bulgar Çarı’nın önemli adamlarındandı, savaş
kahramanı generaldi, savunma bakanlığı da yapmıştı. Böyle bir adamın kızıyla,
Atatürk’ün olması olacak iş değildi. Ama bu durumda Atatürk umurunda bile
değildi. Askeri Kulüp’te düzenlene baloda Bulgar Çar’ın önünde Miti’yle dans
etmesi bir meydan okuma olarak algılandı ve gerilim oluştu.
Atatürk hemen evlenme teklifinde bulundu Miti’ye…
Miti düşünmedi bile, evet dedi.
Gel gör ki, baba bu işe razı olmamıştı.
Tehditler vs. derken Atatürk meydan okumaya devam etti.
Miti ailesini karşısına almıştı bile…
General durumun farkındaydı ve Atatürk’ü karşısına aldı ‘bu
evlilik mümkün değil, bundan sonra kızımla görüşmezseniz iyi olur' dedi. Dünya, başına yıkıldı.
Miti’yi de tehdit ettikleri söyleniyordu… Haberleştikleri tüm
alanlar kapatılmıştı…
Olayın üzerinden çok geçmeden Miti’yi apar topar bir başkasıyla,
nişanlamaya teşebbüs ettiler.
Atatürk nişanı duydu, daha fena yıkıldı ve inanamadı. Zaten görev
süresi de bitmişti, o öfkeyle topladı bavulları, İstanbul’a döndü. Halbuki,
nişan yoktu. Miti bir başkasıyla evlenmeyi reddetmiş, parmağına zorla takılan
yüzüğü fırlatıp atmıştı. Kendini öldürmekle tehdit ederek bu nişana engel
olmuştu. Atatürk’e ise general tarafından nişanlandı diye haber yollatırıldı.
Atatürk, Miti’ye çok kırıldı ve çekti gitti.
Miti’den sonra, hayatına 19 kadın daha girdiği söylenir…
Hiçbir zaman bu hissettiğini hissedemediğini de yakın çevresi
bahsedermiş.
Peki Miti’ye ne oldu?
18 yaşındaydı, 30 yaşına kadar bekledi. Ha bugün bir mektup gelir,
ha yarın kendisi çıkagelir, bekledi, evlenmedi.
Maalesef gelmedi.
Ailesinin artık yeter baskısıyla, bir avukatla evlenmeyi kabul
etti.
Saygılı ama, sevgisiz bir
evlilikti.
Miti’nin iki kızı oldu. Kalbindeki boşluğu evlatlarıyla doldurmaya
gayret etti.
Taa ki, 1966’nın 7 Ağustos gecesine kadar...
Ağır hastaydı, zor konuşuyordu, başında bekleyen kız kardeşi
Olga’ya mırıldandı.
“Biliyor musun” dedi, “rüyamda onu gördüm, galiba
nihayet Mustafa Kemal’e kavuşuyorum...” https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/aygul-aydin/gencligimi-biraktim-orada-birini-sevdim-ama-bana-vermediler-41447155
Sevgilerimle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder