KENDİMLE BULUŞMA


Yaşın 40 a yaklaşıyor. Konuşmalıyız artık başbaşa dedi. Akşam yemeğe geleceğim. Ev boş olsun. Seninle çok önemli şeyler konuşacağım bazen bulutlara değecek başın, bazen en derin mahsenlerde iç çekeceksin. Tek celsede mi bitecek tüm konuşma? Ben sevmem aynı şeyleri tekrar tekrar konuşmayı dedi. Despot bir ağır abi edasıyla. Büktüm boynumu masum çocuk gibi. Tamam diye bir tını çıktı gırtlağımdan. Delice yaktı çıkarken. İçimdeki acılar ayaklanmış. Peşi sıra geliyordu birbirinin ardından. Bir acı olay gelirken gözümün önüne diğeri de koşturuyordu beni de unutma diye. Şişelerce alkol almış ve kafasının içi arılarla dolu bir sarhoş gibi hissediyordum.

  Tüm hazırlıklarımı yaptım. En sevdiği bardağı, en lezzetli mezeyi aldım. En çok yemeği istediği balığı alamadım. Küçük balık ayıklamak, pişirmek zor geldi. Somon aldım. Sonuçta sağlıklı şeyleri sever. Dikkat ederdi bedenine, ruhuna. Ama şanslı kerataydı üst kat komşum en iyi yaptığı yemeği küçük balık kızartmasını göndermişti. Bonkörce de yollamıştı.

Derken kapı çaldı. Rengarenk güllerden kocaman bir buketle geldi. Özlemişim onu kapıda öylece kalakaldım. Ne o davet etmeyecek misin? Tabi sen hep başkalarını ağırlamayı, onlara kendini hamarat göstermeyi önemsersin. Kibarlıklar onlara bana da kabaca bekletmeler mi? Olur mu dedim hemen aldım içeri. Böyle güzel bir buket almayalı çok olmuştu. Teşekkür ederim. Yine yaptın yapacağını tam on ikiden vurdun beni. Gülleri aldım elime nazikçe ama yine de acımadı diken batıverdi haince. Bir kahkaha patlattı. Güzel şeylerin acı süprizleri vardır dedi. Ne o yine kurtulamamışsın önyargılarından. Duvarların keskin, geniş, aşılmaz. Kaç kere aşmaya çalıştın ki senin hep emeklerin, anlayışın karşındakilereydi. Çok ağır konuşacaksan bu akşam bitmez hem peçete de az kalmış. Göz yaşlarımı silemez evde kalanlar. Sen çocukken yaptığın şeyi yap koluna sil. Çocukken cılız, koşturan, meraklı, yeni şeyler denemeye aç küçük kız çocuğu. Ne kadar şımartılmaya çalışılsa da, tüm kadın atalarının kader yükünü taşıyordu bedeninde, ruhunda. Hiç kolay değildi içindeki çekiştirilmeler. Başkalarını nasıl mutlu ederim? Neler severler? Gibi konulara kafayı takmış. Küçük yaşına ağır, büyük hedefler koyan kız çocuğu.

Çok ağır girdin. Narkozsuz kalp ameliyatı yapıyor gibisin. E ben sana bu akşam için gül bahçesi vadetmedim. Jest olsun diye getirdim gül demetini zaten uyarı olarak hemen batıverdi diken parmağına küçük bir tüyo vermek için geceye dair. Dostça olmaz mı bu gece? Dostça zaten sadece dost acı söyler. Sen bari çalışken bir öğrenciydin hatırlamadın mı bu atasözünü? O kadar kitap okudun bir arpa boyu yol katedemedin mi? Ettim ettiğimin göstergesi bu. Nasıl yani? Okudukça, öğrendikçe ne kadar az şey bildiğini görüyorsun. Ukalalığın törpüleniyor. Törpülense ne olacak çevrendekiler haksız olduğundan, söyleyecek sözün olmadığından sustuğunu sanıyor. Ya susuyorsun, ya da feryat figan ateşe düşmüş gibi bağırıyorsun. Bir de asıl meselede de değil bambaşka birşeyde patladığından karşıdan bayağı piskopat görünüyorsun. Tutamıyor kendimi adaletsizliğe, kendileri bir şey yapmazken hep benden 10larca talepleri olanlara yükseliyorum.  E güzel güzel anlatsan, müthiş iletişim yeteneğini bunlarda da göstersen bülbül gibi şakısan nazikçe anlatsan ve haklıyken haksız konuma düşmesen ne olur? Sen biraz bana karşı anlayışlı olsan ne olur? Onu kırmayayım, bunu üzmeyeyim, koştur oraya koştur buraya o kadar yoruluyorum ki. Su kaynatıyorum ve o hararetle patlayıveriyorum. Hele oğluma patlayınca ayrı bir üzülüyorum. İçimdeki dilimlenme üzerine tuz basma seansı o kadar ağır geçiyor ki acıdan ayılıp bayılıyorum. A canım kıyamam. 


Bugün senin bahanelerini dinlemeye değil senin yapabileceklerini, yapman gerekenleri yüzüne vurmak için geldim. Arabeski başka zaman yaparsın. Kendini acındırmaya çalışarak kaybedecek zamanın yok. Nasıl girdik konuya yaş 40’ a geldi. Haklısın gene ama bu kısır döngüden çıkamıyorum. Oy kıyamam sen neler başardın, bunu mu yapamıyorsun? Haklısın yaparım. Ama senin yardımına hiç olmadığı kadar ihtiyacım var. Ben burdayım. Amacım seni yermek değil, ele ele yokuşu tırmanmak ve manzaranın tadını beraberce çıkarmak. Anlaştık peki o zaman hadi soğutma balığını. Gerçi sen soğuk da olsa affetmez götürürsün balığı. Hadi ben yedim içtim kaçıyorum, en sevmediğini yapıp herşeyi sana hazırlattım, bulaşığı da sana bırakıyorum. Zaten bu kadar hırpalanmaya sızar kalır uyursun. İyi uykular canım kendim. Uyandığında gerçek uyanışın da sağlansın. Seni seviyorum sağlıcakla kal.

Sevgiler...


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Adbox