Odada insanlar çok basit bir test yapıyor.
Onlara dört kelime veriliyor ve onlardan cümle oluşturmaları isteniyor.
Örneğin “Topu at
yavaşça bahçe” , “Yaşlı yürür insanlar yavaş” ya da “Hızlı çevik gençler yaşıyor” gibi.
Tabii bir
fark var. Bir gruba sadece ‘yavaşlıkla’, diğer gruba ise sadece ‘hızlılıkla’
ilgili kelimeler içeren cümleler veriliyor.
Testten
sonra insanlar odadan çıkıyor. Aslında asıl deney şimdi başlıyor.
Yale
Üniversitesi’nden Prof. John Bargh odadan çıkan insanların yürüme hızını ölçüyor. Ortaya çok
ilginç bir şey çıkıyor.
Yavaş kelime grubunu okuyan insanlar kapıya doğru yavaş, hızlı kelime
grubunu okuyan insanlar ise hızlı yürüyor.
Prof. Bargh aynı deneyi bu sefer ‘kibarlık’ ve ‘kabalık’ kelime
gruplarıyla yapıyor.
Sonuç
aynı. ‘Kibarlık’ grubundaki insanlar, iki kişi konuşurken onların konuşmalarını
kesmeden dakikalarca beklerken, ‘kabalık’ grubundaki insanlar hemen kişilerin
konuşmalarını kesiyor.
Yani
kelimeler insanlar fark etmeden davranışlarını etkiliyor. Hem de bu kadar kısa
sürede.
( Kelimeleriniz
çocukları nasıl etkiler? Özgür Bolat)
Özgür Bolat’ın
yazılarını severim. Söylediklerinin doğruluğuna da yüzde yüz inanırım ancak bir
şeyi bilmekle uygulamak ayrı şeyler ve hep zor bir şey. Evet herkes kelimelerimizin
ne kadar önemli olduğunu söylüyor; söylüyor da nasıl yapacağımızı söyleyen yok.
O kadar zor geliyor ki o önyargılardan, alışkanlıklardan, aile dayatmalarından,
toplum duvarlarından sıyrılmak. Sıyrılanın elini öpesim geliyor ancak yapılamaz
mı tabi ki yapılır. İnsanoğlunun yapamayacağı hiç bir şey yoktur. Hatta bence
önce kendimizden başlamalıyız. Kendimizi ne kadar yakalıyoruz kendimize kötü
sözler söylerken içimizdeki çocuğun boynunu büküşünü, dudağını düşürüşünü,
gözündeki yaşı, kalbindeki sızıyı görsek asla yapmayız. Bence herkes önce
kendinden başlamalı. Önce içimizdeki çocuğu kırmayı bırakmalıyız. Ona kötü
sözler söyledikçe yaralı vahşi bir hayvan gibi etrafa saldırıyor bence. Halbuki
onu kucaklasak kötü bir şey yaptığında bile önce bir sarılıp “bak üzdün
karşındakini ya sana yapsalardı” deyip bağrımıza bassak eminim bu kadar
acımasız olmayız. Kendimize güzel sözler söyledikçe, kötüleri def ettikçe
çevremize karşı da sağduyulu, anlayışlı oluruz diye düşünüyorum. Ben her zaman
birisi hata veya yanlış bir şey yaptığında, hemen kendime dönüyorum sen de
böyle bir hata yapmıştın. Hatırladın değil mi? Hani şu tarihte diyorum o an
hissettiğim pişmanlığı hissedip bir şey söylemekten geri duruyorum. Kendimce
böyle bir yöntem geliştirdim. Sizin de önerileriniz varsa paylaşırsanız uygularız :)
sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder